Earn free bitcoin
MERAKLI KURTCUK - SOSYALPROBLEMLER

29 Nisan 2015 Çarşamba

TV'LERDEKİ DİZİ ÇILGINLIĞI



             
             





                        Televizyon dizileri son yıllarda tv kanallarını ve toplumumuzu esir almış durumda olduğunu görüyoruz. İnsanlar dizileri soluk almadan takip etmeye başladı.Dizi izleyenler ertesi gün kendi aralarında yayınlanan bölümün kritiğini yapıyor hatta o oynayan karakterlere nefretini veya sevgisini olayı yaşıyormuşcasına birbirlerine anlatır hale geldi.

             Diziler hayatımızın o kadar içine girdi ki ölen dizi karakteri için gıyabında cenaze namazı kılan bir kesim bile var. İnsanlarımız hayatlarında yaşadıkları sıkıntıları dizileri seyrederken unutuyor onlara bir tür terapi halini alıyor. Peki bu ne kadar doğru?

              Televizyon sahipleri  dizileri bulunmaz birer nimet olarak görüyor. Toplum psikolojisi veya toplumun ahlak ve manevi değerleri bakımdan dejenere olmasıyla çok da ilgilenmiyorlar  . Özel tv patronlarının dizilerin çokluğunu arz talep dengesi olarak açıklıyorlar. Haksız da değiller Türkiye'de tv reklamlarının %60'dan fazlası tv'lere veriliyor.Dizilerde reklam gelirlerinde en ön sırayı almakta. Bu verilere göre diziler ve tekrarları kanallar için ciddi gelir kaynağı oluşturmaktadır. Ülkemizde dizi sektöründe 1 milyar TL'lik bir ekonomiye ulaştı. Bu büyük pastadan kanallar ve yapım şirketleri pay kapmak için çeşitli projeler hazırlıyorlar. Fakat görüyoruz ki artık ellerinde işleyecek konular tükenmeye başladı yeni dönem diziler ya yurt dışından uyarlama yada romanların diziye uyarlanmış hali. 

            Bir diğer konuda tv dizilerdeki lüks yaşam tarzları çarpık aile ilişkileri toplumu özellikle gençleri olumsuz etkiliyor.Bu tarz dizilerimizin bazıları yurt dışına ihraç ediliyor ve satın alan ülkelerde ülkemizin imajını  olumsuz etkiliyor. ülkemizdeki yaşantının dizilerdeki gibi lüks olduğunu zanneden yabancı ülke vatandaşları var.

           Bu durumun düzelmesi için toplum olarak daha bilinçlenmeli kaliteli program ve diziler için bu tür yayınları seyretmeyerek program düzeyini yukarı çekmeliyiz.

           
       
            
   
                

                 


25 Nisan 2015 Cumartesi

MİNİK EFE VE TÜRKİYE'DEKİ ÇOCUK İŞÇİLER



         







      Yukarıdaki fotoğraflar 23 Nisan 2015 tarihinde Adana'da kutlamalar sırasında çekildi. İsmi EFE 7 yaşında  yaşıtları bayramlarını kutlarken minik EFE protokole ve çevredekilere tanesi 5 liradan bayrak satmaya çalışıyor. Önce protokolün önüne çıkan EFE bayrak satmaya çalıştı;yalnız protokolden bayrak satın alan olmadı. Daha sonra kendi yaşıtlarını önünden geçtiğini gören minik EFE bir an duraksadı ve burukluğu her halinden belliydi. Efe ilkokula gittiğini ,okuldan sonra davul ve bandaj sattığını  bayram olduğu içinde bayrak satmaya söylüyor gazetecilere.Minik EFE'nin fotoğraflarını görünce çocuk işçilerin ülkemizdeki durumunu yazmak istedim.


                                            TÜRKİYE'DEKİ ÇOCUK İŞÇİLER



             Dünyada çocuk işçiler işçiliği için en kötü sayılan 15 alan bulunmaktadır. Fakat Türkiye'de üç en kötü alan bulunduğu kabul edilmektedir. Bunlar aşağıdaki gibidir

    a) Mevsimlik işçiler
    b) Küçük ve orta sanayi işletmeleri
    c) sokakta çalışan çocuklar


          Ülkemizde çocuk işçilerin sayısı 1992'de 1 milyon 700 bin  iken şu an çocuk işçilerin sayısı 960 binlere kadar düşse de ülkemiz için azımsanmayacak bir rakamdır. Çocuk işçilerin sayısının düşmesinde en etkili olan sebep 8 yıllık temel eğitimin zorunlu olmasıdır. Ancak uzmanlar 12 yıllık ilk ve orta eğitimin 12 yılının zorun olmasını daha sonra yeteneklerine göre çocukların meslek edinmesinin bu sayıları daha da aşağıya çekeceğini belirtiyorlar. Çocukları çalışmaya iten başlıca nedenlerinden bazıları şunlardır:

a) Geçim sıkıntısı
b) Toplumsal normlar
c) Ailede yaşanan olumsuzluklar

Geçim sıkıntısı : Ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı durumlarda çocuklarda ebeveynlere katkıda bulunmak için çalışmaya itilirler. Bu tür ailelerde çocuklar hayatla erken tanışır eğitim hayatları yarım kalır. Çocuk küçük yaşta hayatın ağır şartlarına göğüs germek zorundadırlar.

Toplumsal normlar : Ülkemizde maalesef aşamadığımız bir düşünce var. Okulda başarısız olan çocuklarını aileler meslek sahibi olsunlar diye sanayiye çırak olarak verilir. Oysa okulda başarısızlığın nedenini araştırmak hangi derse hangi mesleğe yatkınlığını tespit etmek ne toplum yapısı olarak hem eğitim sistemimizin yapısında maalesef bulunmamaktadır.

Ailede yaşanan olumsuzluklar : Aile hayatları düzgün giderken bazı aileler  gerek maddi yönden gerekse doğal (deprem,sel,yangın) yollarda yaşam şartları olumsuz yönde değişir.Bu durumlarda da bazı ailelerin çocukları ailelerine maddi atkıda bulunmak için çalışmak zorunda kalıyor veya çalışmaya zorlanıyorlar.

Maalesef çocuk işçilerimizin çoğu sağlıksız koşullarda veya iş güvenliği olmayan yerlerde veya sokaklarda çalışıyorlar.Sokakta çalışan çocuklar bir çok tehlikenin de tehditi altındalar. Bir çoğu uyuşturucu ve fuhuşun içine sürüklenmektedir.

Devletimize ve ailelerimize büyük sorumluluk düşmektedir.Devlet bu çocuklarla ilgili kanunlar düzenlemeli ve uygulamaları denetlemelidir.Aileler öncelikle okumalarına teşvik etmeli çalışması gerekiyorsa iş yerinde takip etmelidir.
 

           
             

23 Nisan 2015 Perşembe

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (İnternationales kinderfest)




                   
   

        Bir lider düşünün hayatı savaştan savaşa koşmakla geçmiş imparatorluğun artık sadece adının olduğu dönemde bir halkı küllerinden tekrar doğmasını sağlamış ; zekası ile tüm dünyayı kendine hayran bırakmış bir lider. O büyük lider MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 'dü. Samsuna çıkarak Anadolu'ya geçmiş Sivas ve Erzurum kongreleri yapılmış halk büyük direniş ve büyük kurtuluş savaşı için örgütlenmişti.Ancak İstanbul'da bulunan Osmanlı'nın işgal devletlerinin baskısı altında bulunan padişahlık sistemi gücünü halktan alan bu kurtuluş savaşının düşüncesine ters düşüyordu.

         Halkın tüm kesimlerinin bir çatı altında toplanacağı birlikte karar alıp uygulanacağı bir meclis gerekiyordu. 23 Nisan 1920 'de büyük önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK önderliğinde ilk meclis kurulmuştu. Bu meclisle birlikte saltanattan milli egemenliğin hakim olduğu gücünü halktan alan bir yönetim benimsemişti. Üç yıl sonra meclis 29 Ekim 1923 tarihinde yönetim şeklini CUMHURİYET'le taçlandırmıştı.

        Ulu önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 23 Nisan 1920 tarihini ULUSAL EGEMENLİK  günü ilan etmiş ; daha sonra ileride yönetimlerde söz sahibi olarak gördüğü çocuklara armağan etmiştir.





        Bu bayram dünya da ilk çocuk bayramı olan 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI zamanla uluslararası bir şenliğe dönüştürülerek tüm dünya çocuklarının ülkemize gelip tanınmasını ve tüm dünya çocuklarının birbiri ile kaynaşmasına vesile olmuştur.

          Bu bayram dünya barışına da katkı sağlayarak geleceğin halklarını oluşturacak çocukların kaynaştıracak bir bayramdır. Eğer bu amaca ulaşabilirsek büyük liderimizin tüm dünyaya mal olmuş olan  '' YURTTA SULH CİHANDA SULH '' sözüde gerçek anlamda hayat bulacaktır.
     

20 Nisan 2015 Pazartesi

ÇOCUK GELİNLER



                       
                          

                   



                                 Ülkemizde zaman zaman medyada çıkan haberlerle gündeme gelen çocuk yaşta evlilikler toplumumuz için oldukça önemli ve acı veren bir problemdir.

                     Uluslararası belgelere göre on sekiz yaşının altında yapılan evliliklere çocuk evliliği her evlenen kıza ise çocuk gelin denir. Çocuk yaşta evlililiğin başlıca nedenleri arasında geçim sıkıntısı , aile içi cinsel taciz, evlilik dışı hamilelikler ve töreler gelmektedir. Ülkemizin de içinde bulunduğu Avrupa ülkeleri arasında yapılan araştırmaya göre çocuk yaştaki evliliklerde %17' lik oranıyla Gürcistan'ın ardından %14'lük oranıyla Türkiye ve %10'luk oranıyla Ukrayna gelmektedir. Türkiye'de 18 yaş altı evlenme oranı erkeklerde %6,9 kızlarda %31,7 'dir. Bu evliliklerin %16,9 'u şehirlerde % 24,6'lık kısmı kırsal bölgelerde yaşanıyor. TUİK verileri dahada çarpıcı verilere göre evli kız çocuğu sayısı erkek çocuklarına göre 14 kat fazla olduğunu göstermektedir. Birleşmiş Milletlerin yaptığı diğer araştırmasına görede küçük yaşta evliliklerin ülkelerin gelişmiş ve ekonomik durumlarıyla doğru orantılı olduklarını göstermektedir.

                   Yukarıdaki istatistiklerden de anlaşılacağı üzere küçük yaşta evlilikler hala ülkemiz için önemli bir sorun olarak durmaktadır. Çoğu geçim sıkıntısında olan çok çocuklu aileler kızlarını ya para ile satmakta yada biran evvel evlendirerek maddi olarak rahatlayacaklarını sanmaktadırlar. Kızlarımız bir eşya gibi kendinden çok büyük kimselerle zorla evlendiriliyor. Bu evliliklerin çoğunda da  şiddet görülüyor. Bu tür evliliklerin sonlandırılması için büyük iş devletimize düşüyor. Devletimizin bu tür evliliklerin önlenmesi adına katı müeyyideler getirmeli toplumun eğitim ve refah düzeyini yukarılara çekmesi gerekiyor.

              Bu sorunu bitirebilirsek birçok kızımızı topluma kazandırmış ve çocukluklarını çocuk gibi geçirmelerine  yardımcı oluruz.      
         

15 Nisan 2015 Çarşamba

ERMENİ LOBİSİ



           



         
              
                 Soykırım saçmalığının tekrar gündeme geldiği şu günlerde ermeni lobisinin ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gördük. Ermeni lobisi başta ABD olmak üzere Avrupa'da da ermeni lobisinin faaliyetlerini hızla devam ettirdiğini görüyoruz. Maalesef ülke olarak lobi faaliyetlerinde çok başarılı değiliz .Ermenilerin aslında kendilerinin AZERBAYCAN HOCALI' da  yaptıkları tam bir vahşettir orada hamile kadınlar ve çocuklar dahil herkesi hunharca katlettiler ;Ancak bu lobilerin baskısından dolayı dünya sadece seyredip kınamayla geçiştirdi.


          ABD'de ve AVRUPA'DA etkili olan üç lobi vardır.Bunlar ERMENİ ,RUM ,YAHUDİ lobileridir.Özellikle ABD'de bu lobiler medya,sanat,finans alanlarında etkililer. Amerikan temsilciler meclisinde siyasiler  her yıl soykırımı tanınması üzere  tasarıyı meclise sunuyor. Bu siyasiler seçim zamanları kendi kampanyalarına yüklü bağış yapan ve toplatan ermeni lobisi bu siyasetçilere istediklerini yaptırıyorlar. Ermeni lobi faaliyetleri ABD senatosunda 1970' li yıllardan itibaren ağırlığını hissettirmeye başlamıştır.

ABD’de Lobi Faaliyeti gösteren kuruluşlar:



Bu kuruluşlar , 1984 yılında Amerika Ermeni Asamblesi (Armenian Assemly of America: AAA) adıyla bir çatı altında toplanıp bir lobi kurumu olarak etkili bir çalışma yürütmeye başlamışlardır. Amerika Ermeni Asamblesi (AAA)'nın yanı sıra Ermeni Milli Komitesi (Armenian National Committee) adlı kuruluş, Armenian National Committee, Washington. D.C. (ANC), Armenian National Committee, Western Region (ANC-WR), Armenian National Committee, Eastern Region (ANC-ER) olarak faaliyet göstermektedir. Partizan lobi faaliyeti yürüten diğer kuruluşlar arasında; Ermeni Devrim Federasyonu (Armenian Revolutionary Federation (ARF)), Doğu Amerika Hınçak Sosyal Demokrat Partisi (Hunchakian Social Democratic Party of Eastern USA), Milli Ermeni Amerikan Cumhuriyet Meclisi (National Armenian American Republican Council (NAARC)) gösterilebilir.




        Ermeni lobisi son olarak Papa'ya soykırım sözünü söyletmeyi başardı.Ermenilerin bu saçma iddialarını çürütecek akademik , siyasal ve finansal yönden çalışmalarımızı güçlü bir dış politikayla birlikte güçlendirmeliyiz. 





               

13 Nisan 2015 Pazartesi

TERÖRLE YAŞAMAK



                               
                                             


              Uzun süredir ülkemiz terör belasıyla uğraşıyor. Terörün bitirilememesinin nedenleri arasında siyasal kararlılık,rant ve yabancı ülkelerin terör örgütüne dolaylı yoldan yardımlarını gösterebiliriz.Terörü bitirmenin sadece silahlı mücadele ile olamayacağını acı tecrübelerle test ettik.Çok sayıda şehitler verdik;sivil vatandaşlarımız zarar görüp yaşadıkları yerlerden göçmek zorunda kaldılar.

          Terör konusunda hükümetler siyasi kararlılıkların zayıf olması ve takınılan yanlış politikalar yüzünden bu illetin bu zamana kadar uzamasına sebep oldu. Aslında yapılması gereken silahlı mücadele yanında bölgeyi ekonomik ve sosyal olarak geliştirilmesiydi. Ekonomik olarak bölge zayıf kalınca terör örgütünün hareket kabiliyeti açısından boşluklar oluştu.Terör örgütü başlıca amacı olan devlete karşı güvensizliğe ve halkı paniğe sürüklemeye çalıştılar. Bu bölgelerdeki gençler terör örgütü tarafından  kolay yem olarak görüldü. Buna karşı hükümetler bölgedeki gençlerin önünü açmalı onlara yeteri kadar sosyo ekonomik istihdam sağlamalıdır.Devlet ve özel sektörün bölgedeki yaptığı yatırımlar hızla arttırılmalı gençlerin ve bölge halkının gelecek kaygılarını minumum seviyeye çekmeye çalışılmalıdır. Bölgenin bir diğer sıkıntısı eğitim eğitime devlet maksimum önem vermeli okuma yazma oranlarını yükseltmelidir. Terörden rant sağlayan ülke içinde ve dışında bazı şahıslar tespit edilip gerekli önlemlerle etkisiz hale getirilmeli ve cezalandırılmalıdır. Terör konusunda toplum sonuna kadar tek bir yumruk gibi olmalı terör

          Bir diğer konu ise yabancı ülkelerin terör örgütlerine maddi ve silah yardımı yapmalarıdır.Bazı ülkeler terör örgütlerine yer mühimmat ve lojistik destekler vermektedir.Terör örgütlerinin yasa dışı yollardan elde ettiği paraları bazı terörü destekleyen ülkelerin finans çevrelerinde paralarını işletip karları ile örgüt ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar.Bu ülkeleri devlet olarak tespit edip siyasi baskı ve güçlü bir irade ile bu ülkelerin yardımını kesmelidir.

              Terör konusunda toplum sonuna kadar tek bir yumruk gibi olmalı terör örgütlerinin amaçlarına ulaşmalarına fırsat verilmemelidir.Terör konusunda toplum sonuna kadar tek bir yumruk gibi olmalı terör örgütünün amacına ulaşmasına engel olunmalıdır.

      Devlet vatandaşına vatandaşında devletine inanmasıyla bu olay nihayetine ulaşacaktır...........

     

   


   

     

8 Nisan 2015 Çarşamba

MİLLETVEKİLİ OLMA KILAVUZU !!!!!




                                    MİLLETVEKİLİ OLMA KLAVUZU


                         


        Adından da anlaşılacağı üzere milletvekili seçildiği bölgenin değil tüm milletin vekilidir. Ülkemizde milletvekili şartları anayasamızın 76. maddesine göre aşağıdaki gibidir. 

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
25 yaşını doldurmuş olmak,
En az ilköğrenim mezunu olmak,
Askerliğini yapmış olmak,
Kamu hizmetinden yasaklanmamış olmak,
Taksirli suçlar (Kasıtlı olmayan suçlar, trafik kazası vb.)haricinde 1 seneden fazla hapis yatmamış olmak,
Yüz kızartıcı bir hata yapmamış olmak,
Hükümet sırrını açığa vurmamış olmak,
İdeolojik ve anarşik suçlara katılmamak,
Kamu görevlileri için görevlerinden istifa etmiş olmak.

      Yukarıdaki şartlara uyan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı milletvekili olabilir. Ancak yukarıda yazanlar işin prosedür olarak nitelenen kısmıdır. Asıl iş size yakın olan partinize adaylık başvurusu yapmanızda... Ülkemizde siyasi partilerin çoğu adaylık için belli bir ücret talep ediyor. Aday olarak partinize parayı yatırdınız ve aday adayı oldunuz ; geliyor parti içindeki ilişkilerinizi kullanıp (Parti başkanı veya ona yakın kişilerle vb.)  seçim bölgenizde şeçilebilecek sıraya adınızı yazdırmaya. Yaptığınız sıkı kulisler neticesinde seçim bölgenizden şeçilebilecek sırada aday gösterildiniz. Hemen bölgenize gidip seçim çalışmalarınızı başlatmanız gerekir. Öncelikle bölgenizde bir seçim ofisi edinin. Partinizin il veya ilçe başkanlarıyla seçim kampanyalarınız hakkında strateji belirleyin. Stratejinizi belirlediniz seçim vaatlerinizi bölgenizin sorunlarına göre seçtiniz.Sırada bölge esnaflarıyla vatandaşlarla toplu görüşmeler yapmalısınız . Vatandaşların bir kısmı size sempati duyarken bir kısmıda size tepki gösterecektir. Sinirlerinizin sağlam olması gerekir. İmkanınız olursa bölgenizdeki her ilçeye köye gidin vatandaşlarla sohbet edin onları dinliyormuş gibi görünün nasıl olsa seçildikten sonra bir daha oralara gitmeyeceksiniz :)) Seçim vaatlerinizi makul tutun ki yerine getirmenizde bir sonraki seçimde  medyanın diline düşmeyesiniz. :)) Etrafınızda sizi destekleyen insanlar sizin isteklerinizi bu süreçte hemen yerine getirirler tabi bu durum siz seçildikten sonra değişecek ; onların istediklerini siz yerine getirmeye çalışacaksınız. Ve seçim günü geldi sonuçlar lehinize gelişti ; artık milletvekilisiniz... Mazbatanızı alın ve ceylan derisi koltuğunuza yaslanıp makam arabanızın ve imtiyazların keyfini sürün. 

          Nede olsa 4 yıl meclisdesiniz.........

       

Related Posts with Thumbnails